Hakkımda

Fotoğrafım
Yaşam, yaşanmışlıkların yaşanılandan öteye gidebilmesidir.

19.04.2009

''Kozmopolit kalabalıklara mı atmak gerek şimdi kendimizi yoksa dört duvar arası ayrılık nöbetlerine mi?
 Kumbarama aşk kaçtı biriktiremiyorum zamanı.. ''

''Aşk kumbaramda biriktirip bozdurmaya kıyamadığım para gibisin, bozulsan kaç para edersin?''

28.09.2006

Emzikli yalnızlığım yine sütünü içmeyi unuttu bu gece. Anti-depresan boşvermişliğinde yaşadığım aşkları hoplatıyorum çitten, kim bilir kaç bine geldim..uyuyamıyorum..

Wake Me Up When September Ends

24.10.2005
(Küçük yaşlarda büyük aşklara gebeyken)

ekim bitmek üzere sevgilim,
ben hala düşler görüyorum, gerçekle karıştırıyorum. varlığının aslında hiç olmayışını anladıkça kabuslarımı çoğaltıyorum. acı veriyo içinde sen olan herşey. yani herşey her an acıtmaya meğilli;
damacanadan su doldururken sürahiye, ayakkabılarımı bağlarken, tekelin, DVDcinin önünden geçerken, kumandanın ses düğmesini ararken, frekans değiştirirken radyoda, sayfalarını çevirirken kitapların, uyurken, uykumda, uyanırken, uykusuzken, yaşıyo, yaşayabiliyo, nefes alabiliyoken yaptığım herşeyde yaptığımız bişey mutlaka dürtüklüyo seni unutma çabamı.
bir gün gelecekki, böyle kollarını bacaklarını kırıpta dönüp bakmadığım bi oyuncak muamelesi yapacakmışım sana.. varlığının varlığıma tehlikesi olduğuna inanan biri söyledi bunu bana. haklı belki. yokluğunda yaşamım böylesi tehdit altındayken varlığın kim bilir kaç ömrünün götürür ömrümün. ama olsun sevgilim hiçbir oyuncağım beni bu kadar eğlendirmemişti. bi gün gerçekten sıkılırım belki, kollarını bacaklarını koparır bi kenara koyarım seni, dönüp bakmam da yıllarca.. yeni oyuncaklarım olur, büyürüm bi ara oyuncak yaşım da geçer ama sonra bişey ararken eski kutusunda, bi kolun kayıp, bacakların kırık yüzük asık, seni görürüm. ellerim titrer yine sana dokunurken.. ama bu kez aşkla değil öfkeyle dokunurum sana, senden sonraki bütün oyuncaklarımı kaybettiğim için..
mevsimler değişiyo sevgilim.. ama ben zaman yetiremiyorum seni azaltma çabama.
yaz bitti, ekim de bitmek üzere sevgilim,
hani eylül bittiğinde uyandıracaktın beni?

Kalu Bela

Beklemekmiş aslolan. Beklediğinin gelmeyeceği ihtimaliyle sabretmek dervişlik istermiş. Onu beklerken çektiğin çileyi kutsal sayabilirsen beklediğine değermiş.. Gelsin gelmesin.. Bilsin bilmesin.. Sen her bir yerine serpiştirirken sevdiğini düşüncende, düşünde de seninmiş o, gerçekte de.
Onun adını duyduğunda, doğduğunda kulağına kendi adınla onunkini de fısıldamışlar gibi hissedermişsin. Sanki ezelde bu isimleri aynı ağacın dalından birlikte koparmışsınız gibiymiş. Baktığınız yerde gördükleriniz ikinizde de aynı duyguyu uyandırır,  aynı melodinin ezgisinde kaybolur, aynı rengin ahengine tutulur, aynı lokmanın lezzetinde mest olurmuşsunuz. Tamamlanmak değil, bir eksiği gidermek değil, yarıyı bulmak değilmiş burdaki hakikat.. Hakikat kendini bulmakmış. Başka topraktan yaratılmış bedene konmuş seni bulmakmış. Hiçbir aynaya bakarken hissetmediğin bir güzellik görürmüşsün karşında. Onun konuştuğu cümleyi daha önce sen kurmuşsundur ama şaşırmazmışsın duyduklarına. Varoluş nedenini sana hatırlatan bu varlığa kavuşmak ne kadar yılını aldıysa bir o kadar daha bekleyebilme gücü gelirmiş insana gönül gözü açılmamışsa eşinin. Sende kendini görebildiği gün gelene kadar bekleyebilirmişsin onu. Çünkü:
O yanındayken değil ,o yokken de güvende hissedebilmekmiş gerçek. O seninleyken belki bir daha göremem dediğin anmış huzur. Kanından olmayan bir yabancının varlığına şükredebilmekmiş ibadet .. Ona dokunurken parmak uçlarında hiçbirşey hissetmezken içinde tüm geçmişinin film şeridi gibi geçmesiymiş heyecan.
Kalu belada Allah'ın varlığını kabul ederken, onun gözlerine baktığını hatırlamakmış aşk.. Hastalıkta ve sağlıkta ölüm bizi ayırıncaya kadar değil, doğumdan önce ayrıldığın parçanla ölümden sonra da bir arada olacağına kanaat getirebilmekmiş.. Gerçek aşk, bedenden öteye geçip, ruhla kucaklaşmak, inançla bütünleşebilmekmiş..
Ayıdan eski sevgili olur, posttan dost olmaz.

Wolf in Sheep's Clothing

Siz tüm eski sevgililer, benim yada Ayşe'ninkiler, Selin'in yada Pelin'inkiler hiç farketmezsiniz şunu bi biledurun hepiniz. Bizler yani uğrunuza tüm dünyayı arkamıza alabilecek  kadar sizi sevebilen varlıklar; biz öyle güçlüyüz ki olaki üzülürsek biz bir kere kan yaşını akıtır, yarasıyla yaşamaya alışır sonra da acı eşiğimizi bi çıta daha yükseltiriz.
Ama siz, arada Hülya'ları, Gizem'leri, Tuğçe'leri kaynatır, Hülya'da Füsun'u, Füsun'da Mehtap'ı, Mehtap'ta Funda'yı arar durursunuz. Oysa bi dursanız aslında Gizem'de hem Fulya var hem Füsun göreceksiniz ama açsınız ya bi kere doyuramıyosunuz gözü dönmüş iştahınızı, kırılasıca, tükenesice, işlev göremeyesice iştahınızı! Bu acınası durumunuzu farkeden Füsun size sırtını dönünce, Funda Ali'ye gidince, bi de siz Hülya'nın Tuğçe'den bir farkı olmadığını görünce içinize birden dank eden Mehtaba geri dönmeye çalışıyosunuz! Zamanında sizin için evrene kafa tutabilen Mehtaba. Mehtap da orda öylece oturmuş sizi bekliyo. Sandınız ama yanıldınız . Mehtap  bi daha hiç sizin olmayacak. Siz Mehtabın gözünden akıp gideli... Ne Ayşe'ler doğdu ne Fatma'lar... Bekleyin yakında onlar da büyürler.
Siz zavallı aç köpekler kafalarında daha nice Mehtaplar dank edesiceler gidin karnınızı başka kurtlar sofrasında doyurun!

Geçmiş Olsun

Öğrendim ki aşk münakaşaya gelmez, ona direnilmez. Aşıksan gururu lugattan, aklı baştan çıkarman gerek. Herşeyden önce yaptıklarından kimseyi , yapmadıklarından da kendini sorumlu tutma. Çünkü Aşk içe düştüğünde kaçılacak tüm delikler suyla dolar. Atlarsan boğulursun çünkü yüzmeye yetecek direncin olmaz. 'Aşk bir sudur iç iç kudur'daki gibi içip kuduramayacağın, 'Aşk bir sudur içine deliler düşer ama beni ittiler'deki gibi de delilerin ittiği değil seni delirten bir kimyadır bu! Seni senden başkasıyla tamamlayan bu şey, seni bambaşka birine dönüştürebilir. Aman haa! Aşıksanız tedbirinizi alın! Yani reçeteyi harfiyen uygulayın!
-Erkenden uyuyun.
-Daha az müzik dinleyin.
-Arkadaşlarınızla çenenizi yerlerde bulamayıncaya kadar laklak yapın.
-Annenizi daha seyrek arayın.
-Diziye - filme bir müddet ara verin.
-Koşun, zıplayın, hoplayın, çinçan oynayın, pinpon oynayın, yoyo oynayın. Oynayın!
-Kendinizi Allah'a havale edin. Şifa dileyin.
....Çok yaşayın, aman haa siz de görmeyin....

Geçmiş olsun!